Reviews

El hombre jazmín: Impresiones de una enfermedad mental by Unica Zürn

ikovski's review against another edition

Go to review page

4.0

“Oldu olası yüzlere tutkun olduğundan yüzler çiziyor. Tüyün, beyaz kâğıt üzerindeki ilk çekingen yüzüşü sonrası yerini buluyor. Ona kâğıttan bakıldığında yolunu bulabiliyor ve hızlıca bir motifi diğerine eklemeyi başlıyor. Bu şekilde hiç sahip olmadığı aileyi çiziyor ve onlar tarafından evlat ediliyor. Dudaklarının kenarına küçük, zarif bir gülümseme olan, kedi gözlü, suskun, sabırlı bir aile.”


Bilen bilir, sürekli, minik, tek çizgiden oluşan suratlar çizerim ben.

bu fotoğraf ve çizim bana ait.


Aynı şeyi, farklı yöntemlerle çizsek ve ayrı öze sahip olsalar da kaygılarımız benzer. Kitap bu açıdan beni en çok buradan vurdu.


bu fotoğraf bana, fotoğraftaki çizimler zürn'e ait :')


Gelelim kitaba; kendine deli denmesinde bir sakınca görmeyen, psikolojik rahatsızlığı olan, o klinikten ötekine sürüklenen, intihar meyilli, yasemin adamı düşleyen kadın karakterimizi dinliyoruz. Metin, oldukça yoğun otobiyografik ögeler barındırıyor. Dolayısıyla hastalığın, hasta düşüncelerin ve düşlerin arasında süzülüp duruyoruz. Süzülüyoruz diyorum çünkü çok katmanlı, iç içe geçmiş, sürrealist bir metinler kaotizmi var karşımızda ama bu tarzın en sıkıntılı kısmını, yani tümevarıma ulaşmayı başarmış. Zaman atlamaları, mekan geçişleri, karakter okunuşları zayıf ama bu zaten olağan bir durum. Aynı zamanda bence belki üslubundan belki bilinçli bir tercih bilemiyorum ama Zürn, okuyucuyla arasına mesafe koyuyor. Siz -yukarıda olduğu gibi- ‘işte ben’ deseniz dahi onu yazardan alıp içinizde bir yere koyamıyorsunuz, kendinize dönüyorsunuz daha çok. Otobiyografik ögeler barındırsa da kendiyle ilgili ayrıntılara girmemesinden de ileri gelebilir bu, emin değilim öznel bir görüş benimki.

“Burada bir yerlerde ne yapmam gerektiğini söyleyen, beni sabır ve zekasıyla, yoğun bir şekilde sevdiğim bir şeye uğraşmamı sağlayan biri olsa, belki, belki o zaman bu depresyondan tekrar çıkabilir ve kurtulabilirim.”

En baştan söylemek istediğim ise şu, ve bu tarz kitaplarda hep de söylerim, rica ediyorum ‘çok karamsardı içim bayıldı’ deyip bir kitabı eleştirebilirsiniz ama bu ona tutup düşük puanlar vermenize, kesinlikle önermemenize bir neden değildir. Pozitif düşünce, umut ışığı ve benzeri püsürükleri barındıran pek çok kitap okudum ama hiçbir kitaba ‘ay bu çok aydınlıktı içim kıyıldı’ desem de gidip sakın okumayın demedim; onun yerine mümkün mertebe edebi yanını görmeye çalıştım; edebi olduğunu düşünmüyorsam da hiç bulaşmadım kitaba. Şu da var, aynı ‘şey’leri paylaşmak zorunda değilsiniz bir kitapla, ona ortak olmak için. Zürn’ün Yasemin Adam’ını beklemesinden çizdiği yüzlere, hatta intiharına kadar pek çok ‘şey’imiz bir, ama geçemedik iç içe, sarsmadı beni.

Arka kapaktaki Tezer Özlü karşılaştırmasından ve daha önce üzerlerinde bir inceleme yapıldığı için belirtme ihtiyacı duyuyorum ama ben işin içine -yapmazsam çatlarım- Slyvia Plath’i de katacağım. Plath iki yazara da coğrafya ve kültürel olarak uzak ama dönem itibariyle ikisinin arasında, Zürn ve Özlü benzer hamurdan çıkma. Üçünde de psikolojik rahatsızlık var ve buna bağlı olarak ‘itirafçılık’ diye çevirebileceğim bir tarz izliyorlar. Ama Plath şiir (ve günce) yazıyor, Özlü anlatı-roman, Zürn kurgu-roman. Plath sembolisttir ve başkaldırır, melankoliktir; Özlü gerçekçivari, aykırı, karamsar; Zürn sürrealist, ayrık, depresif. Plath’in (çoğunlukla) sanatsal duvarını yıkınca olduğumu gibi özümsüyorsunuz; Özlü’de almamak için direnseniz bile hiçbir şey yapmanıza gerek yok yani yapamazsınız; Zürn’de de yukarıda bahsettiğim gibi çoğu şeyi somutlaştırsanız da alamıyorsunuz. Bu açıdan bir sıralama yapsam Özlü ikisini de geride bırakır, kömürle boyanmış tuval kadın; Plath şu parayla kazıyınca altından kod çıkan kağıtlar gibi, lakin kod değil gece var gümüş şeridin altında; Zürn de siyahlı grili bir hologram kağıt. Bu kadarı yeter herhalde sanıyorum. (İlginç olan Plath 32, Zürn 54 yaşında intihar etti ama Özlü 42’sinde kanserden öldü. Lakin Özlü de Plath de gençliğinden itibaren psikolojileriyle boğuşurken Zürn’ün 40 yaşlarına kadar kitli kalmışsa da uyuşturucuyla yüzeye çıkmış.)

Böyle yazınca beğenmedim sanmayın, kitaba bayıldım neredeyse ama dediğim o sarsmama var bir sınırdan ötürü. Fazla soğukkanlı dili, belki de ondan.
Kitabın içeriğini, otobiyografik izleri anlatmayacağım, bir anlamı kalmaz ama değinmenin hoş olacağını varsaydığım bir şey var ki, Zürn, çok naif ‘deli’ düşüncelere sahip. Yolculuğunda hosttan sigara istediği zaman getiren genci bir kitapçı zannedip onun yolculuk için yanına verilen bir şövalye olduğunu düşünüyor; o roman kahramanlarıyla her an karşılaşacağına ve onun mutluluğu için yaşamaya başladıklarına inanıyor; ‘ekmek ağacını dikmek’, kelime ve sayılarla olan münasebeti… Daha bir sürü saçma veya sapan veya sarsak hareket, duyum, algı. Delilik güzel bir şey; ufuk genişletir, cevher çıkarır, zihin açar; zaten kendi de 'en güzel, inanılmaz fikirler yasemin gibi açıyor' diyor (bunlar için deliliğe ihtiyacınız yoksa ne âlâ.)

Okudukça Girl, Interrupted (1999), Shutter Island (2010), One Flew Over the Cuckoo's Nest (1975) {edit: okuduktan sonra izlediğim için bu yorumu yazarken bahsedemedim ama demek isterim ki I'm a Cyborg, But That's OK (2006) öküz gibi çağrışım yapıyor, o benzer şiirsel anlatım} gibi filmler geliyor gözünüzün önüne, klinik süreçlerinde başka deliler de eşlik ediyor bize (ama öyle bir şey ki onlar ve deliliklerinin biçimleri gerçek mi yoksa bu da mı anlatıcının bir düşü ayrımsıyamıyorsunuz). Ya da yaşlı bi adamın gözlüklerini camdan aşağı atıp yeterince gördün dediğinde aklıma Kinyas ve Kayra’sı geliyor Günday’ın, çizemediği dörtgen ile Will Graham’ın saati, omurgasının yılana dönüştüğünü hissetmesiyle Andrew Davidson’ın Zebani’sindeki isimsiz anlatıcımızın uyuşturucu bağımlılığı, yaşlı ve şişmanlar için fikirleri Parfümün Dansı’ndaki önemsiz bir kesiti…

Fransızca cümleler neden çevrilmemiş dipnotlarda anlamadım ama thank god google translate yeni algoritmayla su gibi çeviriyor; çeviriyi de genel olarak sevdim. Anagramları anlamayı beklemeyin, anlamını anlamaya çalışın (anagramda aynı harfleri kullanarak farklı bir kelime/cümle yaratırsınız, benim Almanca’sından bakıp gördüğüm, tam anagram yapmıyor).

Ah, hepimiz istisnai bir vakayız Zürn, bunda bir yanlış yok, tıpkı bu hastalığı çemberle tasvir etmen gibi
xoxoxo
iko

verbamatic's review against another edition

Go to review page

adventurous challenging dark emotional sad tense medium-paced
  • Plot- or character-driven? A mix
  • Strong character development? Yes
  • Loveable characters? Yes
  • Diverse cast of characters? No
  • Flaws of characters a main focus? Yes

4.25

More...