Reviews

İçimizdeki Şeytan by Sabahattin Ali

sudergul's review against another edition

Go to review page

emotional sad slow-paced
  • Plot- or character-driven? Character
  • Strong character development? No
  • Loveable characters? No
  • Diverse cast of characters? No
  • Flaws of characters a main focus? Yes

3.5

dilabozkurt's review against another edition

Go to review page

4.0

Gerçek puanlamam: 4.5 yıldız

Öncelikle tek kelimede özetlemem gerekirse kitabı oldukça beğendim ve okumanızı tavsiye ederim. Ne var ki kitabın ilk çeyreği benim için okuması oldukça zor geçti zira hem ağır ilerlemekteydi hem de bize tanıtılan hiçbir karakter merakımı cezbetmemişti. Üstüne üstük pek bir olay da yaşanmayınca kitabın ortalarına gelene dek bir hayli vakit harcadım. Ancak bu bariyeri atlattıktan sonra okuması oldukça keyifli bir hal aldı; olay örgüsü ve karakterler daha ilgi çekici bir hâl aldı. Öyle ki özellikle bir karaktere olan öfkem nedeniyle kitabı hem elimden bırakamadım hem de elime almak istemedim. Bu şekilde tuhaf bir duygu seli yarattı bende.

Buradan sonra biraz spoiler gelebilir.

Öncelikle bu kitap benim okuduğum ikinci Sabahattin Ali kitabı. İlk okuduğum eser Kürk Mantolu Madonna idi, ve şimdi düşününce Kürk Mantolu Madonna'ya 4 yıldız verdiğimi ama aslında 3 yıldıza indirmem gerektiğini fark ettim. Biraz popüler olmayan bir görüş olsa da Kürk Mantolu Madonna'yı pek beğenmemiştim. Yazım ve hikaye anlatıcılığı açısından oldukça lezzetli bulsam da olay örgüsü ve karakterler bana hiç hitap etmemişti ve genel gidişatı oldukça hızlı bulmuş hiç oturaklı olduğunu düşünmemiştim. Bu kitapta ise bu şikayetlerimin tamamı giderildi. Başta dediğim gibi hikaye yavaş açıldı ve karakterler uzunca bir süre sıkıcıydı. Ancak bu kitabı bana okutan ne var ki yine karakterler oldu. Oldukça güzel düşünülmüş bu karakterler ve yaşadıkları olaylar Sabahattin Ali tarafından yavaş yavaş zamanını güzelce ayırarak özenle yazılmış ve bunu okurken hissediyorsunuz. Karakterlerin içsel tahlilleri düşünceleri ve hareketlerindeki içsel motivasyonları oldukça güzel işlenmişti. Sık sık kendimi karakterler hakkında konuşmak isterken buldum bu yüzden burada biraz karakterlerden bahsedeceğim. Kitabı bu kadar güzel kılan şey onlar oldu benim için.

Öncelikle Macide... Macide benim uzun zamandır gördüğüm en güzel oluşturulmuş kadın karakterlerden biri. Özellikle kitabın yazıldığı tarih göz önünde bulundurulursa Macide ayakları yere basan güçlü sağduyulu mantıklı ve bilhassa içsel motivasyonu yüksek bir karakter. Yaptığı her hareketin sebebini mantık çerçevesi içinde tahlilleyebilen meselelerin doğrusunu yanlışını kendi hayat görüşünce değerlendirebilen bir kadın. Kitap boyunca sessiz ve sakin duruşu ve sivri çıkışlarının olmayıcı pek de gelişmiş bir karakter olmadığı izlenimi yaratabilir belki fakat aslında iç sesi, bize anlatılan flashbackler ve olaylar karşısındaki duruşuyla ben Macide'nin hikaye boyunca en çok gelişen karakter olduğunu düşünüyorum. Kitapta çoğu zaman Ömer'in yaşadıkları anlatılırken Macide'ye geçmek için sabırsızlandığımı fark ettim örneğin. Ömer ise benim duvarları yumruklamak istememe sebep olan yegâne karakter!

Ömer hikayenin başında oldukça ilginç görünen düşünceleri ve tavırları oldukça merak uyandırıcı bir karakterken süreç içerisinde oldukça manipulatif biri olduğunu gösterdi ne yazık ki. Öncelikle, asla sorumluluk almayı bilmeyen, iradesiz ve iradesizliğini "içindeki şeytan" arkasına sığınarak kapatmaya çalışan asla neyi neden yaptığı belli olmayan bir adam. Macide'yi sürekli onun haklı olduğuna elinden bu kadarı geldiğine ve bunun için onu suçlamaması gerektiğine dair manipüle ediyor üstüne üstük yer yer sevgi gösterileriyle ve bunu peşi sıra takip eden günlerce uzaklaşmasıyla kızın devrelerini bozuyor. İnsana yapılabilecek en kötü psikolojik şiddetlerden biri olan bunu uygularken Macide'ye hiçbir şeyin Ömer'in suçu olmadığına inandırıyor. Okurken muhtemelen duvarları yumruklayacaksınız. Bu adam yüzünden defalarca kitabı bıraktım. (Hoş çok sürmedi)

Ömer ve Macide dışındaki yan karakter ise oldukça oldukça çeşitli ancak içlerinden biri olan Nihat'ın ben biraz daha arka hikayesini görmek isterdim. Yaptığı ve söyledikleri anlamsız geliyor zira nedenini yakalayamıyorsunuz. Nihat senin amacın neydi?

Genel olarak hikayenin gidişi ve yaşanılan olaylar bariz tahmin edilebilir değildi ve bu oldukça güzeldi (zira Kürk Mantolu Madonna'da başından sonunu görebiliyorsunuz). Hatta yer yer okurken şaşırdığımı söyleyebilirim. Velhasıl oldukça güzel bir okumaydı benim için. Yazım diline ve anlatışına zaten bir şey demiyorum: salt edebi haz. Ancak beş yıldız olmamasının sebebi Ömer konusunda yeri o kadar gelmişken daha eleştirel bir bakışla yazılabilirdi diye düşünüyorum.

ibe's review against another edition

Go to review page

reflective medium-paced
  • Plot- or character-driven? Character
  • Strong character development? No
  • Loveable characters? No
  • Diverse cast of characters? No
  • Flaws of characters a main focus? Yes

3.75

ege72's review against another edition

Go to review page

5.0

yeeees, exactly what i wanted
it reminded me of other romanian classic literature that i've read and it was so good to see all of them included in a single one... society falling, unhappy and destroying love story, lies, faking - everything that "the devil inside us" makes us do at some point of our lives...

the best classic that i've read so far! let's see the next ones...:):)

okuryazarkiz's review against another edition

Go to review page

3.0

Bu kitaba kaç versem diye çok düşündüm, hak ediyor mu emin değilim, hak etmiyor mu ondan da emin değilim, ilginç bir kitap.
Sabahattin Ali ile yıldızlarımız uyuşmuyor emin oldum artık bundan. Ama eserine de haksızlık etmek istediğimi sanmıyorum. Biraz daha uzun yaşamış olsaydı belki de daha güzel eserler çıkarabilirdi.

travelling_bookworm's review against another edition

Go to review page

3.0

“İçimizde şeytan yok… İçimizde aciz var… Tembellik var… İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var.”
--
İçimizdeki şeytan. O asla gideceğimizi ya da batacağımızı hayal etmediğimiz yerlere bizi sürükleyebilen, belki içten içe isteyip de asla istediğimizi itiraf edemediğimiz şeylere uzanmaya iten güç. Bütün çirkinliklerimizle yüzleşmek yerine sonuçlarımızın yükünü taşıyan parçamız.
Bütün bunları, dönem edebiyatının vazgeçilmezi olan kadere bahşedilen bir yoğunlukla kasıp kavuran, ilk görüşte başlayan tutkulu bir aşkın hikayesinde inceliyor Sabahattin Ali.
Bu tarz mantık dışı, inandırıcı gelmeyen aşk hikayelerini pek sevmesem de, yazarın insan ruhu ve doğası hakkında yazdıkları diğer kitaplarında görmediğim bir dürüstlükle ve sertlikle işlenmiş.
Hikayesi bana hitap etmesse de, filozofisi ile okumaya değer bulduğum kitaplardan biri oldu.
3.5/5
More...