A review by viviennelockheart
Martin Eden by Jack London

5.0

Bir süredir yazmaktan elimi ayağımı çekmiştim, ne kadar özlesem de başka bir hayalime ulaşmam için yapmam gerekliydi. Martin Eden, bana kitapları neden sevdiğimi, onlarda nasıl kendimi bulduğumu ve neden onlara kaçtığımı hatırlattı. Tüm bunların yanı sıra, neden yazdığımı, yazarken içimde nükte eden o ele alınması imkansız şehveti de yeniden su yüzüne çıkarttı. Martin'de öğrenmeye olan açlığımın tasfirini, insanları bir şeyler üzerine olan rüyalardan uyandırmaya olan isteğimi ve sözcüklere dökemediğim düşüncelerimin bir güzel paragraflaştırılmasını gördüm. Bir kitap size ne kadar şey katabilir? Bunun bir sınırı var mı, sanmam ama bence bir kitap size sizden bile çok şey katabilir. O seni senden daha iyi tanır, senin göremediklerini görür ve duymadıklarını işitir. Martin Eden benim için bir dönüm noktası gibi afilli sözler kullanmayacağım, fakat onun benim için ne denli önemli bir yere sahip olduğunu, ancak sorgulayan insanlar anlayabilir. Kürsülerde hazırlanmış yalanları okuyanlar değil, yazım sanatını dar görüşlere sığdıran ve popüleriteyi üzerine döküp onları bir güzel yakanlar de değil. Asidik bir korku üzerinde yalpalayıp duran bizler, bizleri dinlemeyen, asıl söylemek istediklerimize kulak vermeyen insanlarla çevrili oldukça, ne bizim 'gerçek' kitaplara olan aşkımız söner, ne de o insanlar için üretilen kara sayfaların basımı sonlanır. Bu yüzden Martin Eden, zamanın ilerlese de asla değişmediğini ve değişmesi için ancak o kara sayfaların bütün dünyada aynı anda yırtılması gerektiğinin bir kanıtıdır. Ne yazık ki insanoğlunun son veremediği aptallığa, içimizden geriye bıraktıkları bir avuç akıllı çıkar güdmeksizin o yüksek basamağa çıkmadıkça, sonsuza dek maruz kalacağız, bizler, gerçek kitapları arayanlar ve Martin Eden olanlar.