A review by mesut
Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği by Milan Kundera

5.0

Varolmanın dayanılmaz hafifliği, monogam yaşamın ağırlığını ve koşullarını kaldıramayan Tomas'ın ve daha fazlasının öyküsü. Olayların ilerleyişi ile Prag Baharı'nın kesişmesi de varoluşun ağırlıklarının sadece modern toplum, monogami ile kısıtlanmayıp, siyasi, toplumsal diğer boyutlarda çeşitlenmesini de getiriyor. Çeşitliliğin hikaye anlatımına olumlu yansıması ile kitap okunabilirlik açısından ağırdan daha çok hafif bir çizgiye yakın.

Kundera, tipik bir doğu Avrupa düşünürünün düşün konularına eğilmesinin yanı sıra üslup açısından da yenilikler getiriyor. Felsefi bir roman için tikel örnekleri kullanış biçimi, adeta bir Tanrı'nın günlük olaylara yakın çekim yaparak önden bilgi vermesine benziyor. Mesela, baş dönmenin ve düşmenin ontolojisine dair bir nottan sonra, Tereza'nın düştüğünü görüyoruz. Eser, bu hali ile bir roman yapısından çok, felsefi bir makalenin hikayeleşmiş hali gibi.

Okuyucu olarak, değişmesi teklif edilemeyecek deterministik bir akışı takip ediyoruz, Kundera da kaderi tayin eden bir tanrı olarak duygusal olarak bazı hızlı yargılara varmamızın önüne geçiyor. Okuduktan sonra bir fikir işçiliği gerektiği söylenebilir.

Kitabın son kısmında, bir ek kısımmış gibi duran, ana karakterin köpeği Karenin ile diyalogunu içeren kısım, kitabın varoluşunun temelini ortaya koyuyor. Tereza'nın itiraf ettiği ya da farkına vardığı şey, Tomas'ın hayatına gerekli ya da gereksiz şart koştuğu ve eklediği ağırlıklar. Karenin'e böyle davranamadığını fark etmesi sonrası yaptığı kıyas, bize toplumsal bir aydınlanma da sunuyor. İlerleme görüşüne göre toplumun entropi yasalarına direnecek şekilde yapısallaşması gerekiyor. Yapısallaşma için bireysel hafiflik (özgürlüğe) bazı limitler, koşullar yani ağırlıklar ekleniyor. Varoluşun ağırlığını arttıran bu eğilim, bazı yükleri kaldırsa bile yeni ağırlıkların ekleniyor oluşu, insanın hafifliğe erişmede varoluşun bitirilmesi ya da kısıtlanması (kırsal alana taşınan karakterler gibi) dışında yöntemlerinin kalmamasına yol açıyor.

Her ağırlık ve koşul, başka bir hafifliğin sona erdirilmesi içindir. Topluluk dayanamaz ki birey hafif olsun. Ancak herkesin olabildiği kadar ortalama miktarda hafiflik makul görülür. Bu sebeple toplumsal varoluş, hafifliği dayanılmaz, tahammül edilemez kılar.